Barış Naraları Nerede? Ali Karahasanoğlu'ndan Sert Eleştiri!
Yazar Ali Karahasanoğlu, bugünkü yazısında 10 Ekim 2015'te "savaşa inat, barış" diyenlerin akıbetini sorguluyor. 103 cana mal olan Gar katliamının ardından yükselen barış naralarının sahiplerinin maskelerinin düştüğünü, o günkü barış taleplerinin ardındaki siyasi hesapları ve şimdiki barış adımlarına neden sessiz kaldıklarını sert bir dille eleştiriyor. Karahasanoğlu, savcıların gecikse de hesap sorması gerektiğini vurgularken, barış isteyenlere meydan okuyor.
Karahasanoğlu'ndan Barış Çağrılarına Eleştiri
Ali Karahasanoğlu, yazısında 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı'nda yaşanan ve 103 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının ardından yükselen "barış" sloganlarını hatırlatıyor. O dönemde "savaşa inat, barış" diyenlerin bugün nerede olduğunu, o mitingi düzenleyenlerin samimiyetini ve sorumluluklarını sorguluyor. Karahasanoğlu, o gün barış isteyenlerin, aslında hangi siyasi hesapları koruduklarını ve şimdi atılan gerçek barış adımlarına neden katkı sunmadıklarını sert bir dille eleştiriyor. "Barışa karşı değilim, sahtekarlığa karşıyım" diyen Karahasanoğlu, o günkü barış taleplerinin samimiyetten uzak olduğunu ve siyasi manipülasyon içerdiğini savunuyor.
Karahasanoğlu'nun eleştirileri şu noktalarda yoğunlaşıyor:
- 2015'teki barış mitingini düzenleyenlerin kimliği ve amaçları
- O dönemde barış isteyenlerin siyasi bağlantıları ve hedefleri
- Gar katliamının ardından yükselen barış naralarının samimiyetsizliği
- Şu anda atılan barış adımlarına neden destek verilmediği
Savcılara Çağrı: Hesap Sorulmalı
Ali Karahasanoğlu, yazısında savcılara da çağrıda bulunarak, Gar katliamı ve o dönemdeki barış mitingleriyle ilgili soruşturma başlatılmasını talep ediyor. Karahasanoğlu, "Savcılar gecikse de hesap sormalı" diyerek, o dönemde yaşananların aydınlatılması ve sorumluların cezalandırılması gerektiğini vurguluyor. Karahasanoğlu, barış isteyenlere bugün meydan okuyarak, gerçek barış için samimi adımlar atılması gerektiğini belirtiyor.
Türkiye'nin terörle mücadelesinde önemli adımlar attığı bu dönemde, Karahasanoğlu'nun eleştirileri, geçmişteki barış söylemlerinin sorgulanması ve samimiyetin ön plana çıkarılması açısından önem taşıyor. Karahasanoğlu'nun yazısı, Türkiye'deki siyasi tartışmalara yeni bir boyut kazandırırken, barış kavramının yeniden değerlendirilmesine de katkı sağlıyor.
