İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, olası bir İstanbul depremi öncesinde dikkat çekici bir paylaşımda bulundu. Kadıköy'de vatandaşların kendi imkanlarıyla oluşturduğu toplanma alanının görüntülerini paylaşan Polat, bu durumun aslında bir çağrı niteliğinde olduğunu vurguladı. Peki, bu paylaşım İstanbul'un deprem hazırlığı konusunda ne kadar yol katettiği sorusunu akıllara getiriyor mu?
Vatandaş İnisiyatifi mi, Yetersizlik mi?
Polat'ın paylaşımında dikkat çeken nokta, toplanma alanının vatandaşların kendi çabalarıyla oluşturulmuş olması. Bu durum, bir yandan dayanışma örneği olarak görülürken, diğer yandan da yetkililerin bu konudaki eksikliklerini gözler önüne seriyor. Acaba İstanbul'da yeterli sayıda ve donanımda toplanma alanı bulunuyor mu? Vatandaşların bu tür inisiyatifler alması, aslında bir ihtiyaçtan mı kaynaklanıyor?
Polat, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
"Tam bunun anlatmaya çalışıyordum. Tarihi eserler ve bahçeler kimsenin malı değil, tüm İstanbullularındır, hepimizindir. Hepimizin bahçesi Kadıköy Gazhane’de deprem sonrası toplanan, kendi kararlarıyla burayı deprem toplanma alanına çeviren mahalleli dostlarımıza çok sevgilerimi gönderiyorum. Restore ettiğimiz tüm tarihi eserler tüm kamusal alanlar iyi günde de kötü günde de İstanbulluların bahçesidir. Hepimize çok çok geçmiş olsun."
Bu sözler, kamusal alanların önemini vurgularken, aynı zamanda vatandaşların bu alanlara sahip çıkması gerektiğinin de altını çiziyor. Ancak, bu sahiplenme ne kadar yeterli olabilir? Profesyonel bir yaklaşımla, uzmanlar tarafından belirlenmiş ve donatılmış toplanma alanlarına ihtiyaç duyulmuyor mu?
İstanbul'da deprem toplanma alanları konusunda yaşanan tartışmalar, aslında Türkiye'nin genelinde karşılaşılan bir sorun. Özellikle büyük şehirlerde, nüfus yoğunluğu ve yapılaşma nedeniyle yeterli sayıda toplanma alanı bulmak zorlaşıyor. Bu durum, olası bir depremde kaos ve panik yaşanmasına neden olabilir.
- Planlama Eksikliği: Şehir planlaması yapılırken deprem riskleri yeterince göz önünde bulundurulmuyor.
- Alan Sıkıntısı: Nüfus yoğunluğu nedeniyle yeterli büyüklükte ve sayıda toplanma alanı oluşturmak zorlaşıyor.
- Donanım Yetersizliği: Mevcut toplanma alanlarının birçoğunda temel ihtiyaçları karşılayacak donanım bulunmuyor.
İstanbul Deprem Gerçeği ve Beklentiler
İstanbul, deprem riski en yüksek şehirlerden biri olarak biliniyor. Uzmanlar, her an büyük bir deprem olabileceği konusunda uyarıyor. Bu nedenle, deprem hazırlıklarının en üst seviyede tutulması gerekiyor. Toplanma alanları da bu hazırlıkların en önemli parçalarından biri. Peki, İstanbul bu konuda ne kadar hazır?
Mahir Polat'ın paylaşımı, bu soruya net bir yanıt vermese de, eksikliklerin olduğunu gösteriyor. Vatandaşların kendi inisiyatifleriyle toplanma alanı oluşturması, bir yandan umut verici olsa da, yetkililerin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini de ortaya koyuyor.
Olası bir depremde, insanların güvenli bir şekilde toplanabileceği, temel ihtiyaçlarının karşılanabileceği ve yardım bekleyebileceği alanlara ihtiyaç var. Bu alanların belirlenmesi, donatılması ve halkın bilgilendirilmesi, hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, depremin yıkıcı etkileri daha da artabilir.
Sonuç
Mahir Polat'ın paylaşımı, İstanbul'daki deprem toplanma alanı sorununa dikkat çekerek önemli bir farkındalık yaratıyor. Ancak, bu sorunun çözümü için sadece farkındalık yeterli değil. Yetkililerin daha somut adımlar atması, planlama eksikliklerini gidermesi ve mevcut toplanma alanlarını iyileştirmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, deprem değil, önlemsizlik öldürür. İstanbul'un depreme hazır olması, sadece binaların güçlendirilmesiyle değil, aynı zamanda toplanma alanlarının da iyileştirilmesiyle mümkün olacaktır.