Kanal İstanbul Arsa Vurgunu! Kuveytliler Nasıl Dolandırıldı?
Kuveytli iş insanları, Kanal İstanbul projesi güzergahında satın aldıkları arsalar üzerinden büyük bir dolandırıcılık olayının mağduru oldu. Shurak Al Ajdad şirketinin sahiplerinin imzaları taklit edilerek sahte belgelerle şirketin kontrolü ele geçirildi. İşte detaylar...
Kuveytli Şirketin Arsaları Dolandırıcıların Elinde
Türkiye'de Kanal İstanbul projesi güzergahında önemli yatırımlar yapan Kuveyt'in önde gelen inşaat şirketlerinden Tamdeen'in iştiraki olan Shurak Al Ajdad Gayrimenkul Turizm İnşaat ve Ticaret şirketi, inanılmaz bir dolandırıcılık olayına maruz kaldı. Şirketin Arnavutköy ve Başakşehir'deki toplam 164 bin 446 metrekarelik arsaları, sahte imzalarla dolandırıcıların eline geçti. Dolandırıcılık, şirkete ait bir arsanın satılmak istenmesiyle ortaya çıktı.
Şirket sahipleri Khaled Issam Ahd Almarzooq ve Mohammad Mad Almarzouq'un imzalarını taklit eden Kahraman K., sahte yönetim kurulu kararları ve karar defteri hazırlayarak noterde tasdik ettirdi. Bu sayede 2025 Nisan ayında şirketi kendi üzerine geçirmeyi başardı.
Mahkeme Harekete Geçti: İhtiyati Tedbir ve Kayyum Ataması
Dolandırıcılığın ortaya çıkmasının ardından Shurak Al Ajdad şirketinin sahipleri, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi'ne başvurarak durumu bildirdi. Şirket, tüm mal varlıklarına ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasını talep etti. Mahkeme, tapu müdürlüklerine yazı yazarak şirketin tapularına satılamaz şerhi koydurdu ve şirkete kayyum atadı. Ayrıca, dolandırıcılık iddialarıyla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı.
Bu tür dolandırıcılık olayları, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan güvenini sarsabilecek potansiyele sahip. Yetkililerin bu tür vakaların üzerine titizlikle gitmesi ve benzer olayların yaşanmaması için gerekli önlemleri alması büyük önem taşıyor.
- Sahte belgelerle şirket ele geçirme
- Arsa satışıyla dolandırıcılığın ortaya çıkması
- Mahkeme kararıyla ihtiyati tedbir ve kayyum
Dolandırıcılığın Ardındaki Gerçekler
Bu olay, Türkiye'de gayrimenkul sektöründe yaşanan riskleri bir kez daha gözler önüne serdi. Yabancı yatırımcıların, özellikle büyük ölçekli projelerde daha dikkatli olmaları ve hukuki süreçleri titizlikle takip etmeleri gerekiyor. Sahte belge düzenleme ve imza taklidi gibi suçların önüne geçilmesi için de yasal düzenlemelerin güçlendirilmesi ve denetimlerin artırılması şart.
Bu tür dolandırıcılık vakaları, sadece maddi kayıplara yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'nin uluslararası itibarını da zedeleyebiliyor. Bu nedenle, yetkililerin bu tür olaylara karşı sıfır tolerans politikası izlemesi ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlaması gerekiyor.
Kanal İstanbul projesi gibi büyük ve stratejik öneme sahip projelerde, bu tür dolandırıcılık olaylarının yaşanmaması için tüm paydaşların daha dikkatli ve işbirliği içinde olması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, projenin başarısı ve Türkiye'nin uluslararası imajı ciddi şekilde zarar görebilir.
