Zîşan Kuka, marangozluk mesleğini icra eden, kökleri derinlere uzanan bir aile geleneğinin temsilcisiydi. Aile büyüklerinin nesilden nesile aktardığı bu zanaat, onların hayatlarında sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir kimlik ve gurur vesilesi olmuştu. Evlerindeki her eşya, atalarının el emeğiyle şekillendirdiği ahşap eserlerle doluydu. Bir gün, arkadaşımın bana Zîşan Kuka'nın elinden çıkmış bir tesbihi hediye etmesiyle bu özel ailenin hikayesine daha da yaklaştım.
Zîşan Kuka ile Tanışma
Arkadaşım, her ziyaretimde cebinden çıkardığı kuka tesbihi bana uzatırken, "Bu, Zîşan Kuka'nın hediyesi, herkese vermez ha bilesin" derdi. Tesbihi kaybetsem bile, içimde bir eksiklik hissederdim. Bu anlamlı hediye için arkadaşıma minnettardım. Bir gün arkadaşıma, "Beni dedene götürür müsün, teşekkür etmeliyim" dedim. Arkadaşım memnuniyetle kabul etti ancak beni uyardı: "Dedemin sohbeti muhteşemdir, dinlenir, eli gibi zihni de üretkendir ancak çok konuşandan pek hoşlanmaz, dilini tut."
Zîşan Kuka'nın atölyesi, adeta bir ahşap müzesini andırıyordu. Hürmet uyandıran, güzel yaşlanmış bir adamdı. Elini öpmek istediğimde, ilk başta geri çekildi, ama sonra müsaade etti. Sımsıkı sarıldıktan sonra, "Bizim deli oğlan anlattı, sen de çok konuşurmuşsun fakir gibi" dedi. Ben de mahcup bir şekilde, "Aman Efendim, edep erkân, sükûtu lisan, mümine nîşan" diye karşılık verdim. Zîşan Kuka, "Çok konuşanların düşünmek için tesbihe ihtiyacı olur imanım" cevabını verdiğinde, hediyelerin sık gelişinin sebebini anlamıştım.
Zîşan Kuka'nın Dünyası
Zîşan Kuka'nın göz teması, kelimeleri özenle seçişi ve tonlaması, dinlemeyi adeta bir zevke dönüştürüyordu. Enerjikti ve konuşurken beden diliyle el hareketlerinin uyumu büyüleyiciydi. Okumayı sevdiği belliydi. Popüler kitapların yanı sıra, divan edebiyatına ait eserlere de özel bir ilgisi vardı. Konuşmalarında sık sık divan edebiyatından alıntılar yaparak sohbeti zenginleştiriyordu. Algılaması yüksekti ve daha aklımdan geçmeye başlayan sorulara cevaplar veriyordu. Konuşmasında tekdüzelik yoktu, yaratıcılığını ve farklı düşünce yapısını her an hissettiriyordu. Arkadaşım, onun uyumlu, kararlı, alçakgönüllü, yardımsever ve sakin bir kişiliğe sahip olduğunu söylemişti. Sorunlardan kaçmaz, onlarla yüzleşmekten çekinmez ve kısa sürede makul çözümler üretirdi. İşlerinde planlı hareket eder, okuma serüveninde bile bir düzeni vardı. Saflığıyla da meşhurdu, söylenenlere hemen inanır, önünü ardını deşmezdi. En önemli özelliklerinden biri ise sabırlı oluşuydu. Herkeste hayranlık uyandıran bir kişiliğe sahipti.
- Uyumlu ve Kararlı: Çevresi tarafından sevilen, uyumlu bir kişiliğe sahipti.
- Alçakgönüllü ve Yardımsever: Alçakgönüllülüğü ve yardımseverliği ile tanınırdı.
- Sakin ve Çözüm Odaklı: Sakin kişiliği sayesinde sorunlara hızlı çözümler bulurdu.
- Planlı ve Sabırlı: İşlerinde planlı hareket eder ve sabırlı yapısıyla dikkat çekerdi.
- Saf ve Hayranlık Uyandıran: Söylenenlere hemen inanır ve çevresinde hayranlık uyandırırdı.
Zîşan Kuka, sohbetlerinde sık sık Rasul-i Zîşan, Nebiyy-i Zîşan, Peygamber-i Zîşan, Sultan-ı Zîşan gibi tamlamalarla Hz. Muhammed'e (s.a.v.) atıfta bulunuyordu. Bu durum, onun Peygamber Efendimize olan derin aşkını ve bağlılığını gösteriyordu. Karşısındaki duvarda, Bağdatlı Rûhî'ye ait olan şu beyit yazılıydı: "Siz bizi sanman cihan milkinde unvân isteriz / Bendesi olmağa bir sultân-ı zîşân isteriz."
Ona, "Efendimizi 'Zîşan' olarak tanımlamak sizin için neden önemli?" diye sordum. "O, hepimizin, tüm mükevvenatın şerefidir, şanıdır, namusudur imanım" dedi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Bizde aile olarak şan ve şerefimizi O’nda buluruz. Bu sebeple tüm atalarım aldığı notlardan ve oydukları hat tablolardan anlıyoruz ki, bunu tercih etmişler. Sülalemiz ahşap işiyle ve özellikle kuka ağacıyla üretim yapıp ünlendiğinden normal aile ismimiz unutulmuş ve ‘Zîşan Kukalar’ olarak anılır olmuşuz" diye ekledi.
Zîşan Kuka'nın Mirası
Arkadaşımın tesbihleri verirken "Zîşan Kuka"dan dediğinde, bunu sadece bir isim sanmıştım. Meğer tüm sülaleyi içeriyormuş. Büyük dedeleri kuka ahşap işiyle uğraşan bir allameymiş. Sürekli Efendimizi bu şekilde ağlayarak anlatırmış. Yetinmemiş tüm evlatlarına ön veya ikinci isim olarak koymuş. Arkadaşımın tam adının Zîşan Ahmet olduğunu yeni öğrendim. Ablasının adı Ayşe Zîşan, küçük kardeşlerinin ise Fatma Zîşan ve Zeynep Zîşan imiş.
Bu hatıramı sizlerle paylaşmaya karar verdiğimde, kuka ağacının özelliklerinden de bahsetmeyi planlamıştım ama hiç gerek yok. Bizlerin de şanlı, şerefli, haysiyetli olabilmemiz için O şanlı Nebimizin izinden, tozundan, cemalinden, didarından bir milim bile şaşmamamız gerekiyor. Nasibimiz olsun inşallah. Ya Selam.