Sözcü gazetesi, son günlerde attığı adımlarla tartışma odağı haline geldi. Sık sık Atatürkçülük ve hukuk devleti vurgusu yaparak okuyucularının güvenini kazanmayı hedefleyen gazete, bu kez DHKP-C üyeliğinden hüküm giymiş olan Selçuk Kozağaçlı'yı "Soma avukatı" olarak tanıtarak büyük bir çelişkiye imza attı. Bu durum, gazetenin savunduğu değerlerle örtüşmeyen bir adım olarak dikkat çekiyor.
Sözcü'nün DHKP-C İltisaklı Avukat Sevgisi mi?
Sözcü gazetesinin, terör örgütü DHKP-C ile bağlantılı bir ismi aklamaya çalışması, akıllara çeşitli soruları getiriyor. Gazetenin bu tutumu, okuyucuları arasında büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, Sözcü'nün gerçek amacı sorgulanmaya başlandı. Bir yandan Atatürkçülük ve hukuk devleti söylemleriyle ön plana çıkarken, diğer yandan terör örgütü üyeliğinden hüküm giymiş bir ismi "mağdur" gibi göstermeye çalışmak, gazetenin inandırıcılığını zedeliyor.
Peki, Sözcü gazetesi neden böyle bir yola başvurdu? Bu sorunun cevabı henüz net değil. Ancak, gazetenin bu hamlesi, Türkiye'deki siyasi kutuplaşmanın ve medyanın bu kutuplaşmadaki rolünün bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Gazeteler, kendi ideolojik duruşlarına uygun gördükleri kişileri destekleme ve aklama çabası içine girebiliyor. Bu durum, haberlerin objektifliği ve doğruluğu konusunda ciddi endişeler yaratıyor.
Soma Faciası ve Avukat Selçuk Kozağaçlı
Selçuk Kozağaçlı'nın "Soma avukatı" olarak tanıtılması da ayrı bir tartışma konusu. 2014 yılında yaşanan ve 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma faciası, Türkiye'nin en büyük iş cinayetlerinden biri olarak tarihe geçti. Bu faciada hayatını kaybedenlerin aileleri, uzun süre adalet arayışında bulundu. Kozağaçlı'nın bu davadaki rolü neydi ve Sözcü gazetesi neden özellikle bu yönünü vurgulama ihtiyacı duydu? Bu soruların cevapları, gazetenin niyetini anlamak açısından önemli ipuçları sunabilir.
Soma faciası, Türkiye'deki iş güvenliği eksikliklerini ve denetimsizliği gözler önüne seren acı bir olaydı. Bu faciada hayatını kaybedenlerin aileleri, uzun süre adalet mücadelesi verdi. Bu süreçte, çeşitli avukatlar ailelere hukuki destek sağladı. Ancak, Sözcü gazetesinin özellikle DHKP-C üyeliğinden hüküm giymiş bir avukatı ön plana çıkarması, olayın farklı bir boyuta taşınmasına neden oldu.
Sonuç: Güven Kaybı ve Sorgulanan Niyetler
Sözcü gazetesinin bu hamlesi, okuyucular nezdinde büyük bir güven kaybına yol açabilir. Bir gazetenin, terör örgütüyle bağlantılı bir ismi aklamaya çalışması, kabul edilemez bir durumdur. Bu olay, medyanın etik değerlere ne kadar bağlı kaldığı ve haberlerin objektifliği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Sözcü gazetesi, bu tutumuyla kendi ayağına sıkmış ve itibarını zedelemiştir. Umarım bu durumdan ders çıkarır ve bundan sonraki yayınlarında daha dikkatli olur.