Şanlıurfa'dan Antalya'ya çalışmak için gelen Vedat Kurt'un yaşadığı olaylar, Türkiye'nin gündemine oturdu. 2020 yılında Antalya'ya yerleşen Kurt, çalıştığı iş yerinde maaşını alamayınca iddiaya göre patronuna ait bir miktar parayı alarak İstanbul'a gitti. Bu olayın ardından yaşananlar ise tam bir muamma. Vedat Kurt, iş yerinde 3 gün boyunca işkenceye maruz kaldığını iddia ediyor. Ancak, Adli Tıp raporu bu iddiaları doğrulamakta yetersiz kaldı. Şimdi herkesin aklında tek bir soru var: İşkence yoksa, o fotoğraflar neyin nesi?
Adli Tıp Raporu Tartışma Yarattı
Vedat Kurt'un avukatları, müvekkillerinin vücudundaki izlerin işkence sonucu oluştuğunu savunuyor. Ancak, mahkemeye sunulan Adli Tıp raporu, bu konuda kesin bir sonuca varılamadığını belirtiyor. Raporda, Kurt'un vücudundaki izlerin işkenceden kaynaklanıp kaynaklanmadığının saptanamadığı kaydedildi. Bu durum, davanın seyrini belirsizliğe sürüklerken, kamuoyunda da büyük bir tartışma yarattı.
Vedat Kurt ise yaşananlara anlam veremiyor. Mahkemede yaptığı açıklamada, "Madem işkence görmedim, işkence ile ilgili fotoğrafların, video kayıtlarının sanıkların telefonlarında ne işi var?" diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Kurt'un bu sözleri, davanın en çarpıcı anlarından biri oldu ve sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
Olayın Detayları ve İddialar
Vedat Kurt, Şanlıurfa Suruç'tan çalışmak için 2020 yılında Antalya Kepez'deki sanayi sitesine geldi. Burada yaklaşık 10 ay çalışan Kurt, iddiaya göre, maaşını eksik almaya başladı. Maaşını istediği patronundan her seferinde olumsuz dönüş alan Kurt, birikmiş alacağı 70 bin liraya karşılık işyerindeki masadan patronuna ait 15 bin lirayı alıp İstanbul'a gitti. Vedat Kurt'a ulaşamayan işyeri sahipleri, ailesine ulaştı. Bunun üzerine Kurt'un ağabeyleri, aldığı parayı geri götürmesini söyledi.
Kurt'un avukatları, müvekkillerinin parayı geri götürmesine rağmen işkenceye maruz kaldığını iddia ediyor. İddiaya göre, Kurt 3 gün boyunca bir depoda tutularak çeşitli işkencelere maruz kaldı. Avukatlar, Kurt'un vücudundaki morluklar, kesikler ve diğer izlerin bu işkencelerin sonucu olduğunu savunuyor. Ancak, Adli Tıp raporunun belirsizliği, bu iddiaların kanıtlanmasını zorlaştırıyor.
- Sanıkların telefonlarında işkenceye dair fotoğraf ve video kayıtları bulundu.
- Adli Tıp raporu, işkence iddialarını kesin olarak doğrulamıyor.
- Vedat Kurt, "İşkence görmediysem, o fotoğraflar ne?" diye soruyor.
Vedat Kurt'un yaşadığı bu olay, Türkiye'de işçi hakları ve adalet sistemi üzerine önemli soruları gündeme getiriyor. Adli Tıp raporunun belirsizliği, davanın seyrini daha da karmaşık hale getirirken, kamuoyu gerçeğin ortaya çıkmasını bekliyor. Eğer iddialar doğruysa, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiği düşünülüyor. Aksi takdirde, bu tür olayların tekrarlanmasının önüne geçmek mümkün olmayacaktır.