Narin Güran Cinayetinde Şok İddia! Aile Suçsuz mu?
Gündem

Narin Güran Cinayetinde Şok İddia! Aile Suçsuz mu?


02 June 20255 dk okuma15 görüntülenmeSon güncelleme: 18 June 2025

Diyarbakır'da öldürülen Narin Güran cinayetiyle ilgili tartışmalar sürerken, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici'nin yazısı gündeme bomba gibi düştü. Bildirici, "Güran ailesi ya gerçekten suçsuzsa?" başlığıyla yayımlanan yazısında, medyanın yargı sürecini etkilemiş olabileceğine dikkat çekti. Peki, bu şok iddiaların ardında yatan gerçekler neler?

Medyanın Yargı Sürecine Etkisi

Bildirici, yazısında, cinayetin başından itibaren medyanın olayı bir TV stüdyosuna çevirdiğini ve somut bulgular yerine söylentilerle reyting yarışına girdiğini belirtiyor. Bu durumun yargı sürecini zehirlediğini ve kamuoyunun beklentisi yönünde bir karar çıkmasına neden olduğunu savunuyor. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin aile fertlerini ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmasının ardından, istinaf mahkemesinin kararı oy çokluğuyla alması ve heyet başkanının karşı oy yazısı eklemesi, olayın karmaşıklığını daha da artırıyor.

Mahkeme başkanının karşı oy yazısında, "Sosyal medya ve TV bültenlerinde yapılan haber ve tartışma içerikleri sonrasında değişen yeni duruma göre" sanıkların ifadelerinde değişiklikler olduğunu vurgulaması, medyanın yargılamadaki etkisini açıkça ortaya koyuyor. Bildirici, bu durumun vicdanını sızlattığını ve eğer Güran ailesinden biri bile suçsuzsa, gazetecilerin büyük bir sorumluluk taşıdığını ifade ediyor.

Bu noktada akıllara şu sorular geliyor:

  • Medyanın etkisiyle masum insanlar mı mahkum oldu?
  • Soruşturma ve yargılamadaki hukuki eksiklikler neler?
  • Cinayetin nedeni ve işlenme biçimi gerçekten doğru tespit edildi mi?

Dosyayı Yeniden Açma Zorunluluğu

Bildirici, yazısında, DEM Milletvekili Sevilay Çelenk'in ve diğer gazetecilerin daha önce yaptığı değerlendirmelere de atıfta bulunarak, Güran ailesinin suçsuz olabileceğine dair çarpıcı saptamaların yer aldığını hatırlatıyor. Bu saptamalar ve istinaf sürecindeki karşı oy yazısında vurgulanan hukuki itirazlar, dosyayı yeniden açma ve gazeteci soğukkanlılığıyla irdeleme zorunluluğunu doğuruyor.

Peki, bu süreçte neler yapılmalı?

  • Kanıtların peşine düşülmeli
  • Davadaki hukuki sorunlar çözülmeli
  • Cinayet tüm yönleriyle aydınlatılmalı

Aksi takdirde, gazetecilerin de katkısıyla mahkum olanlardan biri bile masumsa, bu büyük bir sorumluluk ve ağır bir vicdani yük olacaktır.

"Niyet Okuması" Eleştirisi

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Başkanı, karşı oy yazısına "Masumiyet karinesi" ve "Şüpheden sanık yararlanır" ilkelerini vurgulayarak başlıyor. En önemlisi, mahkemenin mahkumiyet kararı hakkında "deliller kapsamında kanaat belirtilmeyip, soyut varsayıma dayalı niyet okuması şeklinde varılan kanaat ve gerekçe hukuka aykırıdır" saptamasında bulunuyor. Bu eleştiri, yargı sürecindeki olası hatalara ve eksiklere dikkat çekiyor.

Başkan, mahkeme kararında saptadığı bütün hukuki sorunları özenli bir dille sıralıyor ve istinaf kararının, Başkan’ın itirazlarına yanıtları kapsamadığını belirtiyor. Bu durum, dosyanın Yargıtay aşamasında daha detaylı incelenmesi gerektiğini gösteriyor.

Unutulmamalıdır ki, yargı süreci sadece delillere ve kanıtlara dayanmalıdır. Soyut varsayımlar ve niyet okumaları, adaletin sağlanmasına engel olabilir.

Faruk Bildirici'nin yazısı, Narin Güran cinayetiyle ilgili kafalarda birçok soru işareti oluşturdu. Medyanın yargı sürecine etkisi, hukuki eksiklikler ve niyet okuması eleştirisi, olayın yeniden incelenmesi gerektiğini gösteriyor. Eğer Güran ailesinden biri bile suçsuzsa, bu durum affedilmez bir gazetecilik suçu olacaktır. Bu nedenle, karanlıkta kalan soruların yanıtlarını bulmak ve cinayetin tüm yönleriyle aydınlanmasını sağlamak, hepimizin sorumluluğundadır.