
Kaderin Sessiz Fısıltısı: Hayatın Akışına Bırakmak
Değerli okurlar, hayat sadece bizim çabamızla şekillenmeyen, görünmeyen bir elin yön verdiği ince bir düzendir. İnsan bazen ne kadar isterse istesin, bir şey olmaz; bazen de "asla" dediği şey ansızın olur. Çünkü kader, bizim planlarımızdan bağımsız işleyen ilahi bir nizamdır.
Kaderin İzleri: Yaşamın Anlamı
Bu yüzden geleni haddinden fazla kutsamamak, gideni de yıkılacak kadar büyütmemek gerekir. Gelene şükürle, gidene sabırla bakabilmek; her şeyin, olması gerektiği gibi olduğuna inanmak, ruhu huzura taşır. Karşılaştıklarımızda, ayrıldıklarımızda bize birer hikmetle dokunur; önemli olan, hikmeti görebilecek bir gönül gözüne sahip olmaktır. Çünkü insanoğlu, zanneder ki her şey kendi iradesine bağlıdır. Zanneder ki yolları kendi çizer, rotayı kendi belirler. Oysa kaderin mürekkebi çoktan kurumuştur. Biz sadece yazılmışı yaşar, görünmesi gerekenleri görürüz.
Kimileri hayatımıza rüzgâr gibi uğrar, bir anda darmadağın eder kalbimizi; kimileri ise yağmur gibi sızar içimize, sessizce iz bırakır. Ve bazıları vardır ki, aynı şehirde, aynı sokakta yaşarız ama hiç tanışmayız. Çünkü kader yazmamıştır, nasip etmemiştir. Ne selam verir ne ses duyarız. Zorlasak da olmaz, niyet etsek de yetmez.
Hayatın Misafirleri: Öğretiler ve Vedalar
Kıymetli okurlarım, bu yüzden, geleni bir lütuf gibi görmek gerekir ama fazlaca sarılmadan. Zira kaderin misafirleri vardır; kalmak için değil, öğretmek için gelen. Belki sabrı öğretir, belki vedayı… Gidenin ardından yıkılmak değil, veda edebilecek bir olgunlukla bakabilmek gerekir ardına. Çünkü her gidiş, bir eksilme değil, bazen bir tamamlanmadır. Bize düşen, sevdiklerimizi ilahlaştırmadan, kaybettiklerimizi kutsallaştırmadan yürümeyi bilmektir. Hepimizin hayatlarında yaşanır bu durumlar. Bazen bir dostu kaybedersin, için yanar yanar yanar ama sonra anlarsın, O gitmese sen değişmeyecektin. Bazen biriyle karşılaşırsın, “bu tesadüf” dersin ama zamanla anlarsın ki o karşılaşma kaderin sessiz bir tecellisidir. Herkes bize bir şey öğretir. Bazısı nasıl sevilir, bazısı nasıl unutulur. Ve bazısı da sadece "geçti" denilerek gönül rafına kaldırılır.
Unutmamalı ki kader dairende olan muhakkak seni bulur. Dağları aşar, engelleri deler de gelir. Kader dairende yoksa, burnunun ucundaki bile görünmez olur. İşte bu yüzden ne gelene fazla bağlanmalı ne de gidene fazla yüklenmeli. İnsan, elindekini de kalbindekini de Allah’a emanet etmeli her zaman. Çünkü sahip olduklarımız, bize verilmiş emanetlerden ibaret değil midir? Ve ne güzeldir, tüm gayretini vererek kendini kaderin akışına bırakmak. Ne güzeldir, kontrolü kaybetmeden teslim olabilmek. Bazen en doğru yol, hiçbir şey yapmadan bekleyebilmektir. Ve bazen en büyük güç, vazgeçebilmektir.
Teslimiyetin Huzuru: Kaderle Barışmak
Sevgili kardeşlerim, ve nihayetinde… Rabbim, nasibimizde olmayanın ardından gözyaşı dökmektense, olanın kıymetini bilmeyi nasip etsin bize. Kalbimize geleni şükürle, gideni sabırla uğurlayacak bir feraset versin. Her karşılaşmanın bir hikmet, her ayrılığın bir rahmet olduğunu görebilecek bir gönül açıklığı ihsan eylesin. Unutma kardeşim… Kaderin ördüğü duvarı ne gözle aşabilirsin ne sözle. Kime “kal” yazılmışsa, rüzgârlar bile savuramaz; Kime “git” yazılmışsa, dualar bile durduramaz. O yüzden… Sen sadece elinden geleni yap, gönlünü ferah tut, ve gerisini Allah’a bırak… Sevgi ve Muhabbetle,
Sonuç olarak, hayatın karmaşıklığı içinde kaderin sessiz rehberliğine güvenmek, iç huzuru bulmanın anahtarıdır. Geleni şükürle, gideni sabırla karşılayarak, her anın kıymetini bilmek, yaşamın bize sunduğu en değerli hediyedir. Unutmayın, teslimiyet ve tevekkül, kalbinizi ferahlatacak en güçlü sığınaktır.