İstanbul Depremi Bitti mi? Üşümezsoy'dan Şok Açıklama!
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Büyükçekmece açıklarında meydana gelen 6.2 ve 6.3 büyüklüğündeki depremlerin ardından yaptığı açıklamalarla gündeme bomba gibi düştü. Yıllardır İstanbul'da büyük bir deprem olacağı yönündeki korkuları körükleyen senaryoların artık geçerliliğini yitirdiğini savunan Üşümezsoy, "O fay yok, yıllardır hayalî bir fay üstünden senaryo yazılıyor" diyerek tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.
Büyük İstanbul Depremi Tezi Çöktü mü?
Emel Özuğur'un YouTube kanalında konuşan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "Büyük İstanbul depremi olacak" tezine artık inanmadığını net bir şekilde ifade etti. Üşümezsoy, "Bu son deprem gerçekten, büyük İstanbul depremi olacak denilen tezin tabutuna çakılan son çiviydi" sözleriyle, bu konudaki düşüncelerini çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. 6.2 ve 6.3 büyüklüğündeki depremlerin Marmara Denizi'nde 35 kilometrelik bir fayın kırılmasına neden olduğunu ve bundan sonra kuzey Marmara'da kırılacak bir fay kalmadığını iddia etti.
"O Fay Hiç Olmadı" İddiası
Büyükçekmece ile Küçükçekmece arasında deniz altında bir fay olduğuna dair iddiaları kesin bir dille yalanlayan Üşümezsoy, "Eğer orada bir fay olsaydı, bu depremler sonrası bir dizi artçı deprem görürdük. Ancak hiçbir hareket olmadı. Bu da gösteriyor ki, başından beri söylediğim gibi orada öyle bir fay yok" dedi. Bu sözleriyle, uzun süredir tartışılan fay hattı konusuna farklı bir bakış açısı getirdi.
Yanlış Değerlendirilen Fay Yapısı
Şener Üşümezsoy'a göre, Marmara Denizi'ndeki fay yapısı uzun süredir yanlış değerlendiriliyor. "Silivri'den Kumburgaz'a kadar kırılan fayın devamı yok" diyen deneyimli jeolog, senaryoların 7 büyüklüğünde bir deprem varsayımı üzerine kurulduğunu, ancak gerçekte iki parçalı bir fayın 6.2 ve 6.3’lük depremlerle enerjisini büyük ölçüde boşalttığını belirtti. Bu durumun, İstanbul için büyük bir deprem riskini ortadan kaldırdığını savundu.
Prof. Dr. Üşümezsoy'un bu açıklamaları, İstanbul'da yaşayan vatandaşlar arasında büyük bir rahatlama yarattı. Ancak, bazı uzmanlar bu görüşlere katılmıyor ve deprem riskinin hala devam ettiğini belirtiyor. Unutulmamalıdır ki, depremler doğal afetlerdir ve her zaman hazırlıklı olmak önemlidir. Bu nedenle, binaların depreme dayanıklılığı, afet planları ve bilinçlendirme çalışmaları gibi konulara gereken önemin verilmesi hayati önem taşımaktadır.
