İsmail Beşikçi'ye Mektup: Bir Hayat Değiştiren Kitap
Gündem

İsmail Beşikçi'ye Mektup: Bir Hayat Değiştiren Kitap


30 September 20255 dk okuma5 görüntülenmeSon güncelleme: 30 September 2025

Sevgili Hocam, size bu satırları yazarken, Amed'te olmanın heyecanını yaşarken rahatsızlandığınızı öğrenmenin üzüntüsünü derinden hissediyorum. Hocam hitabını genelde birileri ile arama resmi bir mesafe kurmak istediğimde kullanan birisiyim. Ancak sizinle durum çok başka başladı. Sizinle çakışan yolumu tekrardan tekrardan düşünüp hatırladım.

Bir Kitapla Değişen Hayat

Koçgiri'nin yoksul bir köyünde hayata merhaba diyen bir Kürt olarak, üniversiteye gitmek benim için yeni bir dünyanın kapılarını açmak demekti. Cevaplardan çok sorular biriktirdiğim bu dönemde, içime doğduğum hayata dair yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Resmi olarak Türklük dünyasına doğmuş, ancak onunla uyuşmazlıklarım ben farkında/istenciden olmadan başlamıştı. Okulda Türkçe, gündelik hayat Kürtçe akmakta oysa. Ancak okul hayatı bir tarafa kendi mahallende/evinde de Kürtçe konuşman yasak. Nedenlerini yavaş yavaş sorgulamaya başlasam da yerli yerinde oturmayan çok şeyler vardı. Üniversiteye başlamam, kimliğimi ve politik duruşumu bulmamda bana yeni imkanlar sundu.

Lise yıllarımda sol, sosyalizm ve materyalist felsefeye dair okumalar yaparken, Ape Musa ve Mehmet Uzun gibi isimlerle tanıştım. Ancak hayatımı değiştiren kitap, sizin "Devletler Arası Sömürge Kürdistan" adlı eseriniz oldu. 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, bu kitabı okuduktan sonra adeta şimşekler çaktı kafamda. İçine doğduğum hayata dair gözlerim açıldı ve büyük bir karmaşa yaşadım. Üç gün boyunca okula gitmedim ve kitabı bitirdikten sonra içim çok ferahtı. Artık sadece soru biriktirmeyecek, cevaplarım da çoğalmaya başlayacaktı.

Sizinle başlayan bu yolculuğumda, Frantz Fanon'nun "Yeryüzünün Lanetlileri", Edward Said'in "Oryantalizm" ve George Orwell'in "1984" gibi eserleri de okudum. Bu kitaplar, sömürgecilik, şiddet, özgürlük, Batı'nın Doğu'ya bakışı ve totalitarizm gibi konularda bana yeni bakış açıları kazandırdı.

Cezaevinde Yollarımızın Kesişmesi

Bir gün kendimi Ankara Ulucanlar Cezaevinde, sizin de olduğunuz koğuşta buldum. Ankara DAL'dan geçtikten sonra sizi görmek bana çok iyi gelmişti. Siz yazdıklarınızdan, bende okuduklarımdan dolayı oradaydık. Ranza arkadaşı olmuştuk ve gözlerim hep sizin masanızda biriken gazete, dergi ve kitaplardaydı. Agos gazetesini ilk sizin masanızda görüp okumuştum. Her sabah erkenden kalkar ve havalandırmaya ilk siz çıkardınız. Sizinle gündemi tartışmak güne başlamak insana bir zenginlik katıyordu. Sonrasında yollarımız Bursa Özel Tip Cezaevinde kesişti. Devlet, 'zararlı' bilgilerinizden öğrencilerinizi korumak için sizi içeride tutmaya devam ederken, içerideki öğrencilerinizden birisi olarak sizden okumaya, öğrenemeye devam ediyordum.

Bir bahar günü, sizi pantolonunuzu dizlerinize kadar sıyırmış, havalandırmada çıplak ayakla yürürken gördüğümde şaşkınlıkla sormuştum: "Hocam ne yapıyorsunuz?". Cevabınız ise şöyle olmuştu: "Ne olsun, toprak bulduk üzerinde yürümenin keyfini çıkarıyorum." Bu sözlerinize çok gülmüştük. Betonlarda insan en çok da doğaya karışmayı, patika yollarda yürümeyi özlüyor.

  • Sizinle aynı zaman diliminde, aynı hayatın içinde olmanın benim için her zaman bir ödül olduğunu düşündüm.
  • Mahpusluk bittikten sonra sokaklara ve hayata yeniden karıştığımda ilk ziyaret ettiklerimden oldunuz.
  • Şayet evliyalar diye bir şey olsa, bence bu İsmail Beşikçi olur diye düşünürüm.

Bir Aydın ve Yol Gösterici Olarak İsmail Beşikçi

Hocam, Türkiye'de sosyal bilimlerin resmi ideolojiyle kurduğu bağı radikal bir şekilde sorgulayan ve özellikle Kürt meselesine dair tabulaştırılmış alanları bilimsel çalışmalarınızla yıkan bir sosyolog olarak, her zaman yeni sosyal bilimcilere ilham kaynağı oldunuz. Sosyolojiyi devletin çizdiği sınırların dışına çıkararak, ezilen halkların deneyimlerini ve toplumsal merkezine taşıyarak bizlere sosyolojiye başka bir bakış ile bakmamızı ve bu yolda yürümemizi sağladınız.

Atatürk Üniversitesi'nde asistanlığınız döneminde hazırladığınız "Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme" adlı doktora tezinizden itibaren Türkiye'deki akademiyi sarsmaya başladınız. "Devletlerarası Sömürge Kürdistan" başta olmak üzere, çalışmalarınız ve yazdıklarınız Kemalist rejimin homojenleştirici, asimilasyonist yapısını, sömürgecilik biçimlerini ve resmi bilginin manipülasyonlarını açığa çıkardınız.

Sevgili Hocam, sizinle kesişen yolum bana yalnızca yeni bir bilinç değil, aynı zamanda sözün büyüsünü, vicdanlı olmayı, özgürlük için atan yürekleri sevmeyi, yazının direncini ve hakikatin sarsılmaz kudretini öğretti. Adaletin, vicdanın ve merhametin ışığını taşıyan bir yol işçisi oldunuz.

Sizin gibi bir aydınla aynı dönemde yaşamak, onun düşüncelerinden ilham almak ve onunla yollarımızın kesişmesi benim için büyük bir onur. En kısa zamanda sağlığınıza kavuşmanız ve sizinle sohbet etmenin keyfini yaşamak dileğiyle, sevgi ve selamlarımı iletiyorum.