ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki ilişkilerde son zamanlarda yaşanan gerginlik, dikkat çekici bir gelişmeyle yeni bir boyut kazandı. Suudi Arabistan'da düzenlenecek olan önemli bir zirveye Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın davet edilmesi, ancak Netanyahu'nun davet edilmemesi büyük yankı uyandırdı. Bu durum, Trump yönetiminin Orta Doğu politikalarında önemli değişikliklere gittiği şeklinde yorumlanıyor.
Zirvenin Detayları ve Beklentiler
Suudi Arabistan'da gerçekleşecek olan zirve, bölgedeki siyasi dengeler açısından kritik bir öneme sahip. Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasındaki yakın ilişkiler, bu zirvenin düzenlenmesinde önemli bir rol oynadı. Zirveye davet edilen liderler arasında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bulunması, ABD'nin Filistin-İsrail sorununa yeni bir çözüm arayışında olduğunu gösteriyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın katılımı, Lübnan'daki siyasi istikrarın sağlanmasına yönelik çabalara destek olarak değerlendirilirken, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın davet edilmesi ise Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi ve bölgedeki barışın tesis edilmesi amacıyla atılan önemli bir adım olarak görülüyor.
Netanyahu'nun Dışlanmasının Nedenleri
Zirveye Binyamin Netanyahu'nun davet edilmemesi, İsrail kamuoyunda büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattı. Bu durumun temelinde, Trump ve Netanyahu arasındaki görüş ayrılıklarının yattığı düşünülüyor. Özellikle, İsrail'in Filistin topraklarındaki yerleşim politikaları ve İran nükleer anlaşması konusundaki farklı yaklaşımlar, iki lider arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden olmuştu. Ayrıca, Trump yönetiminin Orta Doğu barış planı olarak bilinen "Yüzyılın Anlaşması"nın, Netanyahu hükümeti tarafından yeterince desteklenmediği yönündeki iddialar da bu kararın alınmasında etkili olmuş olabilir.
Orta Doğu'da Yeni Dengeler mi?
Trump'ın bu hamlesi, Orta Doğu'da yeni siyasi dengelerin oluşmasına zemin hazırlayabilir. Netanyahu'nun dışlanması, ABD'nin İsrail'e olan koşulsuz desteğinin sorgulanmasına yol açarken, Filistin ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerin yeniden canlandırılmasına imkan tanıyabilir. Ancak, bu durumun İsrail-Filistin sorununa kalıcı bir çözüm getirip getirmeyeceği ve bölgedeki diğer aktörlerin bu gelişmelere nasıl tepki vereceği henüz belirsizliğini koruyor. Zirvenin sonuçları ve ABD'nin izleyeceği yeni politikalar, önümüzdeki dönemde Orta Doğu'nun geleceği açısından belirleyici olacak.
